İşte Ahmet Önal’ın TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma;
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde parti grubum adına söz almış bulunuyorum. Öncellikle aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaşlar, getirilen düzenlemenin 14’üncü maddesiyle Çevre Kanunu’nun 10’uncu maddesinde yer alan “proje tanıtım dosyası” ibresi “başvuru dosyası” şeklinde değiştirilmektedir. Teklifin 14’üncü maddesi yürürlüğe girerse ÇED başvuru dosyası üzerinden olumlu ya da olumsuz kararı verilebilecektir. Teklifin ilk hâlinin yarattığı sorunlar partimizce de eleştirilmiş, bazı maddeler kanun teklifinden çıkarılsa da kanunun bütünü çevreyi koruyucu düzenlemelerden uzak kalmıştır.”
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarı çevreye ve doğaya verdiği zararlarla hatırlanacak. İktidarınızda maden ocakları, HES’ler, termik santraller, hayalî mega projelerle doğa katliamları yaşandı. Yine, sizin döneminizde yaklaşık Çanakkale büyüklüğünde ormanlık alan yok oldu. Olası bir depremde -Allah göstermesin- vatandaşımıza toplanacak alan kalmadı. Dünyada birçok ülke nükleer santralleri kapatırken biz de tam tersi oldu.”
“Değerli arkadaşlar, sizlere bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Vatandaşımızın derdi, getirdiğiniz kanun teklifi değildir. Vatandaşımızın sorunu ekmek kavgası, geçim sıkıntısıdır. Ülkemizde işsiz sayısı 10 milyonu geçmiş durumda. Asgari ücret, asıl ücret olmuş. Yurttaşlarımızın yüzde 70’i yoksulluk hatta açlık sınırının altında maaş alıyor. Getirdiğiniz bu kanun teklifi yerine asgari ücretlilerimizin ya da ortalama 1.500 TL emekli maaşı alıp torununa harçlık veremeyen emeklilerimizi konuşuyor, onların sorunlarını çözüyor olabilirdik. Üniversite mezunu olmasına rağmen, iş bulamayan, babasından, annesinden harçlık almaya utanan 20-25 yaşındaki gençlerimizin kaybolan umutlarını yeniden yeşertmek için çalışma yapabilirdiniz. Yine, getirdiğiniz bu kanun teklifi yerine atanamayan, atanamadığı için tezgâhtarlık, seyyar satıcılık yapan öğretmenlerimizin sorunlarını tartışabilirdik, belki bir çözüm getirebilirdik. Bilgisayarı, tableti, interneti hatta televizyonu olmadığı için uzaktan eğitime erişemeyen yüz binlerce çocuğumuza nasıl eğitim vereceğiz. Onların sorunlarını nasıl çözeceğiz diye bir çalışma yapabilecekken siz bu ülkenin eğitim hakkından mahrum kalan çocukların çaresizlikten evine giremeyen babalarının sesini duymamayı tercih ettiniz.”
“Pandemi döneminden beri insanüstü gayret ve çabalarla mücadele eden, toplum sağlığını kendi sağlığının önüne koyan fedakâr sağlık çalışanlarımızın sorunlarını konuşabilirdik. Tüm sağlık çalışanlarımıza istisnasız birer maaş ikramiye verebilirdik. Performans ödemelerindeki adaletsizliği kaldırabilir, tüm sağlık çalışanlarımıza seyyanen zam yapabilirdik.”
“Mesela, yazın 40 derece sıcakta, tarlada, bağda bahçede çalışan, üreten ama son on sekiz yıldır emeğinin karşılığını alamayan çiftçilerimize sahip çıkabilirdik. Buğdayda, arpada, mısırda gümrük vergisini kaldırıp yabancı çiftçiye sahip çıkmak yerine, bu ülkenin öz evladı olan, hepimizi doyuran Türk çiftçisine sahip çıkabilirdik Hangisini sayalım değerli arkadaşlar?”
“Artık vatandaş evine ekmek götüremiyor, çoluğunun çocuğunun yüzüne bakamıyor. Bakın, sizlere birkaç temel gıda maddesinin ortalama güncel fiyatlarını vermek istiyorum. 5 kilo ayçiçek yağı 70 TL, 1 kilo zeytinin, 1 kilo peynirin fiyatı 40 TL olmuş. Yarım kilo çay 20 lira. Un fiyatları, şeker fiyatları almış başını gitmiş. Kırıkkale’de 210 gram ekmeğin fiyatı 1 liradan 1,5 liraya çıkmış. Sizin umurunuzda mı bilmiyorum. Seçim bölgem, memleketim, doğduğum, büyüdüğüm şehir Kırıkkale her gün eriyor, küçülüyor, göç veriyor. İçimiz yanıyor ama bunları sizlere anlatamıyoruz değerli arkadaşlar.”
“Tüm bunları konuşmak, tartışmak, çözüm üretmek gerekirken siz ne yapıyorsunuz? Birtakım sanal gündemlerle bu Meclisi, aslında milletimizi oyalamaya devam ediyorsunuz. Amacınız, gerçekler konuşulmasın, duyulmasın, tartışılmasın istiyorsunuz ama nafile. Bakın, başta Kırıkkale olmak üzere Türkiye’mizin her yerinden yurttaşlarımız telefonla, mesajla bize ulaşıyorlar. Toplumun her kesiminden, her meslek grubundan, her yaştan yurttaşlarımız diyor ki: “Erken seçim var mı? Ne zaman seçim olacak? Bu iktidarı biz getirdik, ilk seçimde biz götüreceğiz.” diyorlar.”
Gündem 71 Kırıkkale Haber Merkezi