Öztürk; “Kanun teklifimizin hazırlanmasındaki temel neden; fiili saldırıya maruz kalan polislerimizin ateşli silahtan önce, uyarıcı ve caydırıcı teçhizata sahip olması, ateşli silah kullanımına bağlı istenmeyen olayların önlenmesini, yine polislere saldıran ve direnen şüpheli şahısların direncini kırılabilmesi ve sahada görev yapan polisimizin kullandığı teçhizat bakımından güçlendirilmesini amaçlamaktadır.” dedi.
İSTENMEYEN OLAYLARIN ÖNÜNE GEÇECEK
Kanun teklifi hakkında TBMM’de bir açıklama yapan MHP’li Öztürk; “Günümüzde emniyet güçlerimiz çok ağır şartlar altında görev yapmaktadır. Polisimiz bir yandan mesleğini iyi icra edebilmek için gayret gösterirken, diğer yandan da sorumluluklarını ve göreviyle ilgili hukuki süreçleri gözetmektedir. Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere; özellikle korona virüs salgınıyla mücadele döneminde iş yükü artan güvenlik güçlerimize yönelik fiziki saldırılarda da artış söz konusudur. Emniyet güçlerimize yönelik artan fiili saldırılardan da görülmektedir ki; toplumsal güvenliğin sağlanması ve suçla mücadele etmeleri konusunda, güvenlik kuvvetlerine yeteri kadar etkili ve caydırıcı hukuki yetkilerin tanınmasının yanında, yeni teçhizatların kullanılması ihtiyacı da her geçen gün artmaktadır. Bu kapsamda; halen çok sayıda demokratik ve gelişmiş ülkenin, elektroşok cihazı olarak tanımlanan teçhizatı güvenlik birimlerince kullandığını görmekteyiz. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya; Fransa, İtalya, Kanada, İsviçre gibi ülkeler uzun süreden beri söz konusu cihazları kullanan ülkeler arasındadır. Elliyi aşkın ülkenin elektroşok cihazını kulanım amaçlarına bakıldığında; yanlışlıkla ateş alan silahla yaralama veya ölümle sonuçlanabilen olayların önüne geçilmesi, polise yönelik herhangi bir fiili saldırıda ateşli silahtan önce uyarıcı ve caydırıcı niteliğinin gözetilmesi gibi önemli nedenlerin olduğu görülmektedir. Konu bu kapsamda değerlendirildiğinde; elektroşok cihazının, ülkemiz emniyet güçleri tarafından da kullanabilmesiyle çok sayıda istenmeyen olayın da önüne geçilebileceği değerlendirilmektedir.” diyerek, tehlike anındaki polisimizin de bir insan olduğunun unutulmaması gerektiğini ve biraz olsun ile empati yapılması gerekliliğini savundu.
ELEKTROŞOK CİHAZI ATEŞLİ SİLAHTAN DAHA AZA TEHLİKELİ
Dünyada elektroşok cihazının insan sağlığına olumsuz etkileri yönünde çalışmalar olduğuna da değinen MHP’li Öztürk; “Bu çalışmalar cihazın kullanımına engel teşkil etmemekle beraber, cihazın özellikle sivil vatandaşlar tarafından kullanımı giderek artmakta ve güvenliğin sağlanmasında faydalı yönleri daha ağır basmaktadır. Avrupa Konseyi’nin 2010 yılında yayınladığı 20. Genel Raporu’nda; ‘elektroşok cihazı ile kullanacak görevlilerin eğitimleri, bu ekipmanın kullanımının ne zaman tıbbi nedenlerden ötürü uygun olmadığı ve acil müdahale yöntemleri (düşme, yanık, mermi ile yaralanma, kalp rahatsızlıkları, ajite taşkınlık, vb. halinde) hakkında bilgiler içermelidir.’ diyerek, kolluk kuvvetlerinin karşılaştıkları tehlikeli durumlara daha ölçülü bir yanıt verebilmelerine imkân tanıyan bu tip cihazları temin etme isteklerini anlayışla karşıladığını belirtmiştir.” dedi.
ÖRNEKLER VERDİ
Milletvekili Öztürk açıklamasını konu ile ilgili örnekler vererek sürdürdü. Öztürk; “Son günlerde özellikle sosyal medyadaki sahte hesaplar tarafından emniyet güçlerimiz hedef gösterilmekte, algı operasyonu yaratılmaktadır. Diğer taraftan toplumsal olaylarda halen polislerimiz silah kullanmakta zaman zaman tereddüt yaşamakta, çekince duymakta, zaman zaman da silah kullandığı için istenmeyen olaylar yaşanabilmektedir. Ancak halen polislerimizin, görevlerini yaparken tehlike ve risk altında oldukları yaşanan gelişmelerden de açık bir şekilde görülmektedir. Daha geçtiğimiz günlerde; Afyonkarahisar’da psikolojik sorunları olan bir vatandaşın kürekle polis memurlarımıza saldırıp yaralaması, güvenlik güçlerimizin sabır ölçeğini de gözler önüne sermektedir. Bursa’da yaşanan elim olayda kavgayı ayırmak isteyen polis memurumuz şehit düşmüştür. Yine Adana’da eşini 55 bıçak darbesiyle yaralayan zanlıya polislerimiz orantısız güç olacak düşüncesiyle müdahale edememişlerdir.
Elektroşok cihazıyla ilgili en çarpıcı örnek ise; 28 Mart 2003’te Atina’ya kaçırılan Türk Hava Yolları’ndaki korsanın, Atina Polisi tarafından elektroşok cihazı kullanılarak etkisiz hale getirilmiş ve hiç kimsenin burnu dâhi kanamamış olmasıdır.” dedi.
Emniyetin Önceki Çalışmalarına Yasal Destek
MHP’li Öztürk; “Esasen Emniyet Genel Müdürlüğü; 2013 yılında elektroşok cihazının Türkiye’de kullanılması için birtakım ön hazırlıklar yapmış ve bu kapsamda 18.12.2012 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Polis Teçhizatı Yönergesi’ kapsamına elektro şok cihazlarını dâhil etmiştir. Kanun teklifimiz ile bu yönergenin temel yasal dayanağı güçlendirilirken, emniyet güçlerimize yönelik fiili saldırılara karşı polisin caydırıcılık ve yetkinliği artırılmakta, istenmeyen, kazaen yaralama ve ölüm olaylarının önüne geçilmesi öngörülmektedir.” şeklinde açıklama yaparak, güvenlik güçlerimizin her alanda yeni teknoloji ve teçhizatlarla desteklenmesi gerektiğini savundu.
Gündem 71 Kırıkkale Haber Merkezi